New York ve İstanbul’da sürdürdüğü çalışmalarında farklı tarihsel ve kültürel izlerden beslenen Elif Uras, uzun süredir uğraştığı seramik malzemeyi resimle ilişkilendirirken farklı gelenekleri harmanlıyor. Onlara kendi dokunuşunu katıyor, dönüştürüyor ve bunu yaparken yeni bir dil araştırıyor.
Ortak miras, kültürel melezlik, gelenek ve çoğulluk gibi kavramları sorgulayan Kaynak, mozaik çinili bir duvar, çeşme işlevi gören seramik tanrıça heykeli ve yine aynı malzemeden çerçevelere yerleşen desenlerden oluşuyor. Uras’ın mekansal denemelerinin bir uzantısı olan yaklaşık 2 bin 500 mozaik parçalı paneli, Çinili Köşk’ün dış cephesinden yola çıkıyor. Sanatçının antropomorfik biçimli yeni heykeli ise, Osmanlı hümayun bahçesindeki çeşmelerin kadınsılaştırılmış bir versiyonu.
Çeşmesindeki tanrıça temasıyla bağ kuran yeni desenleri, pratiğinde süre geldiği gibi kadın kahramanları merkezine alıyor; onları bize birer hediye sunarken temsil ediyor.
Kaynak, bir yandan Uras’ın yakından incelediği geçmiş üretimleri akla getirirken, bir yandan da seramikle ilişkilenen su ve ışık gibi doğal ‘kaynak’lara da işaret ediyor. Sanatçının 2016 yılında Galerist’te gerçekleşen son kişisel sergisinden bu yana İstanbul’da ilk kez izlenebilecek yeni çalışmaları, Galata’daki daha önce depo ve dükkan fonksiyonları taşımış tarihi bir mekanı dönüştürerek yeniden kullanıma kazandırıyor.
