Hand of the Artist: Ayça Telgeren
Galerist, Ayça Telgeren’in ‘Sanatçının Eli’ başlıklı üçüncü kişisel sergisine 5 Mayıs - 6 Haziran 2015 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Her serginin bir süreç özeti, bir önceki üzerine atılmış bir basamak olduğunu ifade eden sanatçı, iki senelik bilinç, beden ve ruh yolculuğunun biçimsel iz düşümleri olarak tanımladığı bu sergiyi farklı ana başlıklarda topluyor ve özyaşamıyla paralel giden bu kurguda katettiği yolları kendi sembolizmiyle tarifliyor.
Telgeren’in geleceğin inşaası başlığında topladığı beş çalışma, yolda olma hali, aklın gelişim süreci, buna eşlik edip eksikleri tamamlayan kalp, ortak bilinç düzeyinin getireceği çeşitlilik ve tüm bunları yapacak cesaretin ön hali olan maceraperestliğe methiye niteliğinde. Sanatçının çalışmalarının her biri kendine ait tını ve titreşimleriyle ortak bir melodi oluştururken, coşkulu ruh halini ve yeni bir bilinçle sürdürdüğü inatçı iyimserliğini temsil ediyor.
Serginin diğer bir bölümü ise, adeta bir içe dönüşü işaret ediyor. Kendini söküp dökmeden, karmaşaları daha okunur hale getirmeden, çözümsüzler ve lüzumsuzlardan arınmadan ilerlemenin mümkün olmadığının altını çizen sanatçı, burada samimi bir kabul gerektiğini ifade ediyor. Telgeren, öfkesini, korkusunu, sevgisinin iki kutuplu gerilimini ifşa ederken, kendi plastik karakteri olan cinsiyetsiz tombul yaratığın kökenine dair de ipuçlarını izleyici ile paylaşıyor. Sanatçının yıkıcı değil yapıcı bir ordu kurmanın hayaliyle yarattığı serisi ise, elle kestiği stensillerden çoğalttığı ve farklı teknikleri bir arada kullanarak bir bütünün eş değer parçaları olarak hayal ettiği karakterlerden oluşuyor.
Ayça Telgeren’in ilk kez müzisyen ve elektro gitar virtüözü Cem Köksal’la işbirliği ile ürettiği eseri de bu seçkide yer alıyor. Köksal kendi tasarımı ‘Shark’ gitarın üçüncüsünü bu sergi için özel olarak üretiyor. Telgeren ise bu gitarı boyarken 2011 yılında kendi elinin kalıbını kullanarak çizdiği ve sergiye ismini veren ‘Sanatçının Eli/The Hand of the Artist’ adlı deseninden yola çıkıyor ve bu deseni gitarın üzerinde Köksal’ın elinin duracağı yeri tanımlayacak ve çevreleyecek şekilde uyguluyor. Böylece izleyiciler bu eser üzerinden iki sanatçının kendi disiplinlerine has enstrümanları üzerinden tokalaşmasına tanıklık ediyor.