Absinthe: Seza Paker
Galerist, Seza Paker’in ‘Absinthe’ başlıklı dördüncü kişisel sergisine 1 Eylül - 3 Ekim 2015 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Paker, Bernard Quiriny’nin ‘Miras Kalan Kelimeler’ öyküsünden esinlenerek bir zaman tüneli fikri üzerinden kurguladığı sergisinde, zamanın insan algısı üzerinde yarattığı etki aracılığıyla kişinin zaman, mekan ve uzam karşısında maruz kaldığı anları sorunsallaştırır.
Sergiye ismini veren ‘Absinthe’, 19.yüzyıldan itibaren, özellikle sanatçıların tükettiği kuvvetli bir içki olarak bilinir. İçinde barındırdığı thujone maddesi sayesinde kişilere bir hayal dünyasının kapılarını aralar ve onların algılarını açarak içinde bulundukları zamanın dışına çıkarır. Seza Paker de, benzer bir etkiyle izleyiciyi zamanın içinde yok olduğu zihinsel bir yolculuğa davet eder.
Çoğulcu üslubuyla bilinen Paker, video ve ses yerleştirmeleri ile kolajlara yer verdiği sergi mekanını, tıpkı Quiriny’nin ‘Miras Kalan Kelimeler öyküsünde yer alan, 100 sene geri ve 50 sene ileri giden zaman manikesi gibi farklı zaman dilimleri arasında geçişken ve akışkan bir alana dönüştürür. Serginin akışını sağlayan ses enstalasyonu, izleyicinin duyularını harekete geçirerek, geçmiş ve gelecek arasında bir köprü oluşturur. Yeşilin farklı tonlarına boyanmış 29 çerçeveden oluşan ‘Untitled (Unfinishedness, 29+1)’ isimli yerleştirme ise Marcel Duchamp’ın ‘bitmemişlik’ olarak adlandırdığı ‘Büyük Cam’ isimli eseri hakkında derlediği bilgileri ve notları aktardığı ‘Yeşil Kutu’ya referans verir.
Sanatçı, galerinin de konumlandığı, İstanbul’un yüzyıllardır varolan önemli kültür sanat merkezlerinden biri olan ve geçmişte Rue des Petits Champs adıyla bilinen günümüzdeki Meşrutiyet Caddesini kişisel ve toplumsal bellek üzerinden ele alır. Seza Paker sergide sayısız sanatçı ve düşünürün yanı sıra Agatha Christie, Gaetano Donizetti, Ernest Hemingway gibi önemli isimlere de ilham olmuş bu sokağın, yaşanmışlıkları ve dönüşümüne odaklanır ve geçmişten bugüne Rue des Petits Champs’ın değişmeyen değerleri üzerinden sergisini kurgular. Belle Epoque ve sonrasında Paris Montparnasse’ta, Paul Verlaine, Arthur Rimbaud, Van Gogh, Oscar Wilde, Charles Baudelaire, Edgar Allan Poe, August Strindberg, James Joyce ve Pablo Picasso’nun yaşadığı dönemin ruhu Rue des Petits Champs’da birleşir ve eşdeğerini bulur.