Arayüzde Doğanlar: Burcu Yağcıoğlu

BASIN BÜLTENİ

Galerist, İstanbul ve Londra’da yaşayan genç sanatçı Burcu Yağcıoğlu’nu temsiliyetine katmaktan ve sanatçının beşinci kişisel sergisi ‘Arayüzde Doğanlar’a 17 Aralık 2015 – 16 Ocak 2016 tarihleri arasında ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar.

Yağcıoğlu sergisinde güzellik, zarafet ve duygusallığı hassasiyetle kenara bırakarak bize organik ile inorganik, hayvan ile makinenin birleştiği, arayüzde doğanlar tarafından iskan edilmiş, insan sonrası bir çağ sunar.

‘Arayüzde Doğanlar’ sergisi teratoma imgesi ve düşüncesi ile teknobiokültürel bir fenomen olarak üç boyutlu biyobaskı etrafında şekillenir. Burcu Yağcıoğlu, 18 Kasım’da, serginin açılışından birkaç hafta önce geçirdiği operasyonla yumurtalıklarından bir teratoma aldırdı. İçinde taşıdığı ve bedendeki her türlü dokuyu taklit etme kapasitesine sahip bu iyi huylu tümör Yağcıoğlu’na hayli merak uyandırıcı geldi ve bunu sibernetik[1] organizmalar, replikasyon, mekanik ve organik prosesler arasındaki sınırlar (veya bunların yokluğu) ve üç boyutlu biyobaskı gibi uzun zamandır süregelen ilgi alanlarıyla birlikte düşünmeye başladı.

Teratoma bazı hücrelerin büyüme düzenlerinde meydana gelen arızalar neticesinde hücrelerin yanlış yerlerde yanlış şekillerde üremesi sonucu ortaya çıkar. Bazılarının deri ve kıl içerdiği görülmüştür. Nadiren küçük, yamuk yumuk ve şekilsiz insan formunda büyüyenleri de görülür. Bu korku ve tiksinti kaynağı şeyler dilde de karşılığını bulmuştur: teratoma canavar/ucube anlamına gelen Yunanca teratos kelimesinden türemiştir. İşte bu korku, bu korkuyu anlama ve yapısöküme uğratma, Yağcıoğlu’nun bu serisindeki işlerin hayata geçmesine sebebiyet vermiştir. Burada bahsi geçen varoluşsal bir korkudur. Teratomalar (özellikle de tümüyle oluşumunu tamamlayanları) insanın kendine dönük olarak biricik, bütünlüklü ve amaca yönelik varlık tanımlamasını tam da göbeğinden vurur. Biyolojik süreçlerin rastlantısallığının bir kanıtı olarak kendi ortaya çıkışımız ve oluşumuzun tesadüfiliğini ve belirsizliğini ortaya çıkarırlar.

Sergide yer alan video, Yağcıoğlu’nun tümörü aldırmak için geçirdiği laporoskopi operasyonundan görüntülerle sanatçının internette bulduğu hayvan, insan ve makine imgelerini birleştirir. Mermer bir kaidenin üstünde yükselen heykel ise, teratoma ve üç boyutlu biyobaskıya göndermede bulunan mekanik ve biyolojik unsurları bir araya getirir. Sanatçı, büyük ebatlı desenlerinde teratomayı olumsuz ve alçaltıcı her tür çağrışımdan temizleyip onu bilim-kurgusal bir üremenin sembolü olarak yeniden inşa eder.

[1]  “Bir sibernetik organizma iki tür sınır aynı anda bir sorun teşkil ettiğinde ortaya çıkar: 1) hayvanlar (veya diğer organizmalar) ile insanlar  2) otokontrole sahip ve kendini yönetebilen makineler (otomatonlar) ile organizmalar, özellikle de insanlar arasında. Sibernetik organizma otomatonlar ve otonominin arayüzünden doğmuştur. Donna Haraway, Primate Visions. Race, Gender and Nature in the World of Modern Science, (New York, 1989)

ENSTALASYON GÖRSELLERİ