Dark Deep Darkness and Splendor: Murat Akagündüz, Arif Aşçı, Vahap Avşar, Kerem Ozan Bayraktar, Aslı Çavuşoğlu, Nejad Devrim, Alev Ebüzziya, Nermin Er, Bilge Friedlaender, Sibel Horada, Ahmet Doğu İpek, David Lynch, Jason Martin, Füsun Onur, Mübin Orhon, Alp Sime, Ali Emir Tapan, Masao Y
Galerist, küratörlüğünü Károly Aliotti ve Nilüfer Şaşmazer’in üstlendiği ‘Dark Deep Darkness and Splendor’ başlıklı grup sergisine 27 Nisan - 10 Haziran tarihleri arasında ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyor.
Başlığını David Lynch’in Dark Deep Darkness adlı taş baskı eserinden alan sergideki çalışmalar; kozmos, toprak ve melankolinin birbirleriyle kimi zaman kesişen düzlemlerinde buluşuyor. Derin bir hisse sahip bu eserlerdeki elle tutulamayan gizli gücü temsil eden karanlık, Yaratılış hikayesinde de bahsi geçen; her şeyden önce var olmuş kozmosun doğurgan karanlığıdır. Belirli bir şekle sahip olmayan bu yoğun madde, aynı bir rahim gibi içinde büyüttüğü şeye can verir. Doğurma, yaratma eylemi şiirsel olduğu kadar bedensel, kanlı, biricik bir deneyimdir. Karanlık maddenin sarıp sarmalama, büyütme niteliği toprağı akla getirir. Toprağın çamur hali ateşte pişerek şekil alır; yeryüzünün kalbindeki ateş ise yerkabuğuna çıktığında simsiyah, büyülü bir taşa dönüşür. Bu anlamda sergi, Batı kültüründe siyah renkle ilişkilendirilen üzüntü, keder, yas, ölüm gibi olumsuz yan anlamların ötesinde konumlanan; yaratma, var olma anındaki devinimin özelliklerini içinde barındıran gizemli bir güç olarak siyaha odaklanır.
Evreni makrokozmos olarak gören felsefe insanı da bir mikrokozmos olarak kabul etmiş; ahlat-ı erbaa olarak tanımlanan vücuttaki dört sıvının insanın doğasını etkilediğini öne sürmüştür. Antik dönemden modernizme dek bu sıvılardan biri olan kara safranın aşırılığının insanda melankoliye yol açtığı kabul edilir. Toprak elementiyle ilişkilendirilen kara safra arttıkça yoğunlaşır ve sonunda dışarı sızar. Aynı kara safra gibi, mürekkep de ya yoğun kıvamıyla iz bırakır ya da ani ve tek bir darbede dökülür gider. Garcia Lorca’nın bahsettiği duende’ye benzer şekilde; içerideki dışarıya tekrarlanamayacak bir şarkı gibi akar.
Sergide Murat Akagündüz, Arif Aşçı, Vahap Avşar, Kerem Ozan Bayraktar, Aslı Çavuşoğlu, Nejad Devrim, Alev Ebüzziya, Nermin Er, Bilge Friedlaender, Sibel Horada, Ahmet Doğu İpek, David Lynch, Jason Martin, Füsun Onur, Mübin Orhon, Alp Sime, Ali Emir Tapan, Masao Yamamoto ve Fahrelnissa Zeid’in eserleri yer alıyor.
Galerist değerli katkılarından ötürü Tektaş Saatçilik’e teşekkürlerini sunar.