Küçük Kara IŞIK: Burcu Yağcıoğlu

BASIN BÜLTENİ

Küçülmeyi arayan 

önce büyümüş olmalı;

zayıflık peşinde koşan

mutlaka güçlüydü bir zaman.

Mahvını isteyen

önce yükselmiş olmalı;

almak için çırpınan

mutlaka vermişti eskiden.*

 

Burcu Yağcıoğlu’nun Galerist’te gerçekleşecek üçüncü kişisel sergisi Küçük Kara Işık, 15 Kasım - 21 Aralık 2024 tarihleri arasında ziyaretçilerle buluşuyor. Sanatçı, kolaj, desen, porselen ve mekâna özgü yerleştirme gibi çeşitli teknik ve malzemeleri bir araya getirdiği çok katmanlı eserlerinde ataletin kökenlerine odaklanıyor.

 

İsmini Ursula Le Guin’in Tao Te Ching çevirisindeki bir bölümden alan Küçük Kara Işık,  hiç durmadan ilerleme arzusunun gezegenimizi tükenişe götürdüğü bir dünyada durmayı, rehaveti ve ataleti  radikal varoluş biçimleri olarak ele alıyor. Günümüzün ilerlemeci ve gelişim odaklı gelecek tahayyüllerine karşı, durmayı ve yapmamayı yapmayı öneriyor. Yağcıoğlu, psikanaliz, fizik, biyoloji, bilim-kurgu ve mitolojiden beslenerek üretim ve büyümeyi merkeze alan düşünce biçimlerini yeniden kurguluyor.

 

Hareketin ve durmanın bilimi olan termodinami serginin üzerine temellendiği zemini oluşturuyor. Termodinamiğin birinci yasası enerjinin yok edilemeyeceğini, sadece dönüştürülebileceğini belirtirken; ikinci yasa, yani atalet yasası, enerjinin geri döndürülemez biçimde kaybedileceğini söyler. Bu yasaya göre, tüm sistemler er ya da geç durma noktasına gelir: Enerji kaybolur, organizmalar yaşlanır, yıldızlar ölür, makineler eskir ve tüm hareketler nihayetinde sona erer.

 

Bakterilerden balinalara, dev yapraklı nilüferlerden kasırgalara, borsalardan akarsulara ve ulus devletlere kadar hepsi aynı şeyi yapar: Hareketler, süreçler ve devinimler yoluyla çevrelerindeki gradyanı, yani farkı tüketir ve sonunda dururlar. Evrenin tüm hareketinin temeli olan ısı, basınç ve kimyasal farklar doğa tarafından sürekli dengelenmeye çalışılır. Bu farklar ortadan kalktığında ise hareket sona erer; her şey dümdüz bir dengeye, ataletin huzurlu durağanlığına varır. Termodinamiğin düzensizliğe ve kaosa götüren evreni içinde paradoksal bir şekilde, ne kadar durursak o kadar uzun süre var olabiliriz.

 

İnsan doğası da benzer bir çelişki barındırır: Sürekli ilerleme arzusuyla durmanın getirdiği rehavete duyulan özlem arasında bir zıtlık yaşanır. Sonsuz enerji ve hareket arayışı içindeyken, aynı zamanda durmanın dinginliğini ararız. Tatil ve atalet kavramlarının aynı kökten gelmesi tesadüf değildir. Yağcıoğlu’nun eserleri, değişime ve harekete olan iştahımızla, durmaya karşı hissedilen çekiminin yarattığı gerilimi titizlikle inceler; hareketsizliği yalnızca bir duraklama değil, bilinçli bir varoluş biçimi olarak sunar.

 

Küçük Kara Işık'a, metnini Ulya Soley’in kaleme aldığı bir katalog eşlik ediyor. 21 Aralık’a kadar devam edecek olan sergi, pazar günleri hariç, 11:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

 

 

Teşekürlerimizle | Emel Erdem, SAHA ve Zeyoseramik.

*Lao Tzu, Tao Te Ching, 36. bölüm, Çeviren: Ursula Le Guin

ENSTALASYON GÖRSELLERİ
ESERLER