Tanım: Haluk Akakçe
Türk çağdaş sanatının önde gelen temsilcilerinden olan Haluk Akakçe çalışmalarını Londra ve İstanbul’da sürdürüyor. Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde mimarlık, ardından Royal College of Art / Londra ve Chicago Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde video ve gösteri sanatları eğitimi aldı. Eserlerini çeşitli solo ve karma sergileriyle sanatseverlerle paylaştı. Bunların arasında; Louis Vuitton / Paris; Las Vegas 100. Yıl Kutlamaları / Las Vegas; Tate Britain / Londra; Whitney Museum of American Art at Philip Morris / New York; ve Drawing Room / Londra sayılabilir.
Galerist, Haluk Akakçe’nin video yerleştirme, rölyef ve kâğıt üzerine yapılmış eserlerinden oluşan Definition / Tanım başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Mevlana’nın “birlik” temasını işleyen sergi 06 Eylül – 06 Ekim tarihleri arasında sanatseverler tarafından izlenebilecek. Sergisinde Mevlana Celaleddin Rumi’nin şiirleri ve öğretilerinden ilham alan Akakçe, “Tanım” kelimesinin bugünün dünyasında yavaş yavaş anlamını yitirdiğini ve kendiyle çelişmeye başladığına inanıyor. Akakçe’ye göre bugünün gerçekleri pek çok farklı kaynak tarafından insan beynine aktarılıyor ve tanım kavramı sürekli olarak değişiyor.
Sürekli değişiklik kavramını öncelikle sanatçının sergideki iki video çalışmasında görebiliyoruz. They Call It Love, I Call It Madness adli eser, Akakçe’nin Las Vegas 100. Yil Kutlamaları kapsamında mekâna özel tasarladığı video enstalasyonundan yaratılmış. Vegas şehrinin göz alıcı neon ışıklarından ve fantastik görünümünden esinlenen sanatçı, soyut bir görsellik sunuyor. Eser, 450 metre uzunluğundaki dünyanın en büyük video ekranında gösterildikten sonra, sergi için farklı bir formata çevrildi. Akakçe, Garden isimli diğer video eserinde de aynı soyut, değişken dünyayı yakalamış. Geçmişe ve geleceğe göndermeler yapan bu soyut eserler, meditatif süreci çağrıştıran bir ifade tarzıyla büyüleyici ortamlar yaratıyorlar. Sanatçı, teknolojinin olanaklarını kullanarak film, mimari, dans ve müziği sentezlediği animasyonlarıyla zamanın ve yasamın sonsuz değişkenliğini gözler önüne seriyor. Baş ve sonlarının aynı olduğu, içindeki formların sürekli değiştiği ve hiçbir varlığın sabit olmadığı bu videolar izleyici baş döndürücü bir belirsizliğe sürüklüyor.
Akakçe sergide yer alan ahşap rölyeflerinde ise, videolarında ortaya koyduğu sonsuz değişim fikrini üçüncü boyuta taşımakta. Hareketli ahşap yüzeyleri aynalarla kaplaması, gözlemcinin devamlı farklı bir görsellik yakalamasını sağlıyor ve bu şekilde videolardaki soyut dünya gerçeğe dönüşüyor. Rölyeflerin büyüklüğü sayesinde ise gözlemci kendini bu dünyanın içinde hissedebiliyor. Parçalı ve tekrar eden yansıtıcı yüzeylerin kullanımı, gözlemcinin kendisi hakkındaki algısını bozup değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda yansıttıkları mekânları yeniden tanımlama eğilimi gösteriyor. Rölativite ve tanım kavramlarını tekrar gözden geçirmemize neden oluyor.
Serginin geri kalanını oluşturan çizimler, Akakçe’nin sanatında önemli bir yere sahip. Çizim ve rölyefler, sanatçının orantı, perspektif ve ışığı ustalıkla sentezleyip yarattığı dengeli kompozisyonlardır. Çizimi yazı yazmak kadar natürel bulan Akakçe, video ve rölyeflerinin yaratım surecinde önce çizim tekniğini kullanıyor. Videolarındaki formları serbest elle çizdikten sonra bilgisayarda tarıyor ve tasarımlarına dijital ortamda hareket veriyor. Sanatçının bu sergisinde gördüğümüz çizimleri ise mekanik iz sürme ve fırça darbelerini kapsayan çok titiz bir çalışma tekniğinin dışa vurumu.