Nürnberg: Juergen Teller
Alman fotoğrafçı Juergen Teller, Galerist’teki ilk sergisinde, önemli fotoğraflarından oluşan bir seçkiyi, Nürnberg’i sunuyor. Sergi, sanatçının eski ve yeni kişisel anılarından, bir aile kutlamasından ve hem özel hem de toplumsal anlamda geçmiş üzerinde bir araştırmadan fikirler alan duygusal bir panorama. Sanatçı, bütün bunları Nürnberg şehri üzerinden anlatıyor. Daha önce New York’ta Lehmann Maupin Galerisi, Paris’te Foundation Cartier ve Münih’te Haus der Kunst’ta sergilenen ve Steidl tarafından kitap olarak yayınlanan eserler 10 Mayıs – 14 Haziran tarihleri arasında Citibank Sponsorluğunda Galerist’te sergilenecek.
1940’larda Nasyonal Sosyalist Parti’nin ana merkezi görevini üstlenen ve daha sonraları, bunu takip eden savaş mahkemelerinin yapıldığı yer olan Nürnberg’in ortasında, kısmen tamamlanmış bir grup Nazi anıtı yer alır: Büyük bir amfi tiyatro, resmigeçitler için özel bir alan, dev bir stadyum. Bizzat Adolf Hitler’in görevlendirdiği Albert Speer tarafından tasarlanan ve Reich Partisinin miting alanında yer alan, tamamı inşa edilmiş Zeppelintribüne, konuyla ilgili belgesellerde Nazi propaganda miting alanı olarak anlatılmaktadır. Ayrıca Leni Riefenstahl bu alanı, Triumph of the Will (İradenin Zaferi) filminde, unutulmaz bir şekilde göz önüne sermektedir. Zeppelintribüne miting alanı, dikkat çekici mimarisi ve ardında yatan idealin başarısızlığıyla, günümüzde de ayakta. Komşusu amfi tiyatroda olduğu gibi bir tarih inceleme merkezine dönüştürülmedi, fakat yıkılmadı da. Bunun yerine göz ardı edilerek, yerli halk tarafından, köpek gezdirmek, paten kaymak veya rock konserleri için kullanılarak, zamanın kollarına, yavaş yavaş çürümeye bırakıldı.
Juergen Teller, hem kendi hem annesinin çocukluğundan ona çok tanıdık gelen Nürnberg bölgesini fotoğraflamak için, bir yılın dört mevsimi boyunca, hava şartlarının elverişli olduğu zamanlarda Nürnberg’e döndü. Teller, giderek artan çürümeyi kayıt altına alırken, kendi jenerasyonunun melankolisinde son derece belirgin olan Alman tarihinin karmaşık tortusuna da göğüs gerdi. Bu mekânın sert faşizmden romantik kalıntılara dönüşümü, düzenli taş blokların arasından fışkırmaya çalışan yaban otlarıyla, dizi dizi basamakların geometriyi yumuşatması ve yeniden hayata gelmenin mecazi bir yorumuna imkan vermesiyle görüntülerde yakalandı. Bahar, yaz, güz ve kış mevsimlerinde, yağmur, kar ve parlak günışığı altında görüntülenen yaban otları, bunların hassas güzelliği ve kararlı duruşları, mekânın sert tarihini etkisini yok ediyor, geçmişe dair borçları ödemeyi teklif ediyor.
Teller, bu görüntülere ek olarak, aynı dört mevsim boyunca, Bubenreuth ormanındaki aile evinde, büyüyen ailesini, kendisini ve çevredekileri de fotoğrafladı. Bunlar arasında kendi çocuklarının, banyodaki bebeğinin, Reich Partisi miting alanında yukarı bakan yüzleri çağrıştıran yaz çiçeklerinin ve yerel Bira Festivali meydanında, tüfek atış alanındaki ucuz armağanlar arasında duran bilinçsiz şekilde umutlu ve egzotik genç kızın portreleri de yer alıyor. Kırılganlığın portreleri ve kendi içine bakış, Reich Partisi miting meydanındaki yabani otları tamamlıyor; döngüsel yenilenmeyi, umudu ve samimiliği hareketli bir önermeye dönüştürüyor.
Teller, kendi döneminin en itibarlı ve etkili moda fotoğrafçılarından biri olarak kabul ediliyor. Bu gösterisinde aynı zamanda, İngiliz süper model Lily Cole’un üzerindeki örtüyü kaldırarak, Yunanistan’daki Hydra’da çekilmiş fotoğraflarıyla, nü bir hikâyesini anlatıyor. Çalışmalarına ve yaşamına Londra’da devam eden Juergen Teller’in Nürnberg başlıklı sergisi 10 Mayıs – 14 Haziran tarihleri arasında Galerist’te izlenebilir.